Blog

Shtisel kalbimin neresinde ?

Pandeminin ilk başlangıç dönemleri ard arda gezdiğim on dört ülkenin son durağı en sevdiğim şehirlerden biri Milan ~ Milano ! Trenlerde denk geldiğim maskeli Asya’lılar. Türkiye’ye döndüğümde kimsenin henüz haberdar olmadığı bir salgın başlangıcı. Eve kapanmanlar, evden çalışmalar, lockdownlar, yasal izinlerle sokağa çıkmalara akşamları evin bahçesinde kurulan oyun masaları sabaha kadar yapılan sohbetler akşama kadar…

Yüreğimdeki Tutku !

Kendimi izliyorum, kendimi dinliyorum, uzaktan kendime bakıyorum. Hakkımda kısmında bahsi geçen Rebecca’nın bir cümlesi ile hayatımın yönünün değiştiği bir nokta var bir an bir zaman. Senelerdir ailemden, işten, sevdiğim insanlardan, okuma ve öğrenme saatlerimden, mecburen yapmak zorunda olduğum sorumluluklarımdan arta kalan zamanlarımda en çok yaptığım şey dünyanın bir ucunda bazen adını bildiğim bazen de o…

Zamanı tutabilir misin ?

Yine bir Ramazan ayı, içimde her gün başka birinin omzuna başka birinin hayatına, yaşamına dokunma tutkusu.. Sabır kelimesinin iliklerime kadar işlediği, sadece O’na karşı boynumun kıldan ince olduğunu hissettiğim attığım her adımda ağzımdan çıkan her cümlede aradığım, konuştuğum, ziyaretine gittiğim, derdini dinlediğim, gece uykularımın bölünüpte düne kadar adını dahi bilmediğim birinin hayatına nasıl bir tohum…

Giderayak !

En yakın olduğum; sevdiğim ve değer verdiğim insanları hayatımdan çıkarmam veya mesafe koymam gerektiğine inandığımda bunu aramın en iyi olduğu dönemlerinde yaptım hep herkese..Bunun nedeni; kırıldığım, incindiğim yada üzüldüğüm bir zamanda bunu yaparsam karşımdaki muhattaplarımın vicdani sorumluluk hissettiği bir zamanda davranışlarını değiştirerek, gerçek davranış kimliğinden uzaklaşıp beni kaybetmemek adına bir başkası olmasına katlanmayacak olmam. Oysa…

Kârtanesi Sevinci..

Araba kullanmayı ilk öğrendiğim yıllar, gayet güzel kullanıyorum kendimce her yere gidip geliyorum, sollama yapabiliyorum, gayet iyiyim. Sürekli babamdan araba istiyor, hava yağışlı değilse çoğu seferinde alabilirsin cevabını alıyordum. Birgün çok iyi markada, güzel yeni bir arabası vardı. Bir pazar günü öğlen saati. Arabayı istedim, alabilirsin dedi, Bahçecik’e büyükbabamların yazlığına gideceğim o gün. Arabayı aldım…

Su çatlağını bulur !

Son baharın son günleri, iki günde olsa biraz kafa dinlemeyi, enerjimi yükseltmeyi başarmış durumdayım. Bazen çok uzun süreli olmasada, birkaç günlük yaptığımız işlerden, bulunduğumuz ortamlardan, sürekli birlikte olduğumuz insanlardan uzaklaşmak, farklı bir şehirde farklı bir bulut altında ıslanmak insana iyi gelebiliyor, negatif yorgunluklarımızı giderken yollarda bir bir dağıtıyor, dönüş yolunda pozitif duyguları bir bir kucaklıyoruz…

Çayın, Oksijenle Buluşması !

Akşam için anlaştığımız vakitte yürüyüş yapmak için evden çıktım, karnım ne aç ne toktu. Olurdu bazen böyle keyfim yerinde olduğu zamanlar birşey yemek istemezdi canım, akşam yedi-sekiz kuşağı çay, kahve saatleriydi ve bünyemi sanıyorum böyle alıştırmıştım. Yürüyüş alanına gitmek için araba ile biraz yol almak gerekiyordu. Aylardan Kasım ve hafif hafif kış yaklaşıyordu arabayı park…

Yağmur Seninle Güzel !

Şehrin üzerinden yağmur yüklü bulutlar geçiyor ardı sıra; şehir usul usul ıslanıyor. Arabanın ön silecekleri camı arındırmaya yetişemiyor, sağ şeride geçip yavaş yavaş yol alıyorum içimden yağmur şarkılarını söylerken; o sırada radyodaki programı sunan arkadaş bütün yağmurlu şehirlere Nesrin Sipahi’nin 1970 yıllarındaki meşhur şarkılarından birini armağan ediyor “Yağmur Seninle Güzel”şarkıyı dinliyorum sonuna kadar sonra radyonun…

Bir şarkı, yüz milyon şarkı içerisinden !

Sonbahar orta çizgisini geçmiş, sona doğru ilerliyor. Ekim’in 27’inci gecesi. Boğazın serin sularının bir kıyısında, bir balıkçı barınağı.Ağır aheste biraz salata, biraz hamsi birkaç istavrit tırtıkladıktan sonra etrafı izliyor, közde pişmiş kahveyi yudumluyorum. Masanın en sessizi benim bu akşam, hep dinleyesim var.Deniz rüzgarın etkisi ile dalga dalga geliyor kumların bitimindeki çakıl taşlarına uzanıp değiyor. Çaprazımdan…

Şeker Portakalı Fidanı !

sanki içimde Zeze ~ Portuga ve Şeker Portakalı’ nın ağacı…yüreğimden ve zihnimden konuştuklarımı duyduğumda hep sana konuşan bir Zeze içimde ~ hep karşımda sen ya bir Şeker Portakalısın ya da bazen bir Portuga ! Anlatacaklarım hiç bitmiyor ! Yağmurda ıslanan çoraplarıma, akşam yediğim turşudaki salataya, deniz kenarında martılara ekmek atan küçük çocuğa, pazarda maydanoz temizleyen…

Bir yanlışlık oldu. Lütfen sayfayı yenileyin ve/veya tekrar deneyin.